dünkü bu vakit

Evet tam da öyle dünkü bu vakit… Zaman su gibi akıp gidiyor, daha dün çocuksu sevdalarla, sokak aralarında koşturup, acıktığımı bile fark etmeden oyun oynarken, bir anda her şeyi ardımda bırakıp, zaman tünelinden geçmişim gibi 2008’in Ağustos ayında buluverdim kendimi… Şimdi o günleri arıyorum, birkaç saniye de olsa… Ömrüm olursa, otuz sene sonra bu günleri de arayacağım, hiç kuşkusuz... :)

etiketler

...

koş koş bitmiyor ...

koş koş bitmiyor ...
yumurtalamayan tavuğu keserler, hayalleri olsa bile ...

arşiv

hürriyet haber

meltem hastanesi

Serçenin bir tanesi bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş.Bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyo ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyor. Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile...

Serçe "çotaaank" diye kaska çarpıp düşmüş. Şimdi, motorcu arkadaşımız, Allahı var sıkı bi hayvansever. Doğal olarak hemen atlamış motordan; koşmuş serçenin yanına. Serçe baygın yatıyo.. Kıyamamış, bırakamamış yolda; almış getirmiş eve. Eskiden kalma bi de kafesi var evde.. Baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş. Yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış. Bizim serçe bi müddet sonra ayılmaya başlamış. Daha tam seçemiyo ortalığı.Hafif bulanıklık var yani.Bi bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde. Birden dank etmiş vaziyet:

- Motorcuyu öldürmüşüz beaaa!.

0 yorum

Yorum Gönder